Tanrı’nın En Tehlikeli Lütfu
Tanrı’nın En Tehlikeli Lütfu
Akıl veya bilinç insan türü için bir yara mı nimet mi?
Sizce?
Bu bile aklınızı kullanmanız için bir fırsat. Bu yazıyı
okurken kendi düşüncelerinizi de ele almanızı öneririm.
Akıl kelimesi ilk anlamıyla "Düşünme, anlama ve kavrama
gücü; us" (TDK, Güncel Türkçe Sözlük) şeklinde tanımlanır. Ama biz burada
felsefe yapıyoruz, olanı da sorgulamak gerek. Aklın amacı bu sonuçta, değil mi?
O zaman akıl nedir? Size sormalı. Benim için akıl, insanı insan yapan en
belirgin özelliklerden biridir. İçinizden bazıları "E ama hayvanın da aklı
var." diyebilir. Buna karşı olarak şunu belirtmek isterim ki insan aklı ve
hayvan aklı aynı değildir. Soruyu tekrar dikkatli incelemenizi isterim:
"Akıl (VEYA BİLİNÇ) insan türü için bir yara mıdır yoksa nimet
midir?". Hayvanda bilinç kısıtlıdır (İnsanınkinden daha az boyuttadır ve
daha sınırlıdır.), insanda ise bilinç çok daha engindir. Bu insan aklını üstün
kılar. Şahsi fikrimi savunmam gerekirse akıl, bilinçten ayrı tutulamaz. Bunun
nedeni ise bilinç, farkındalık ve bilgi olmadan aklın işlevsiz olacağıdır.
Basit bir örnek olarak: bir bebek henüz öğretilmediği için Tanrı kavramı
hakkında soru soramaz, merakı olamaz. Çünkü konu hakkında merak uyandıracak bilinci
ve farkındalığı henüz yoktur. Ancak bu konu psikolojik etkenler ve çevre
tarafından entegre edildiğinde çocuk bunun üzerine akıl yürütmeye başlayabilir.
Elbette benim yanlış olduğumu söyleyebilirsiniz, fikirlerinizi duymak isterim.
Ayrıca bir örnek olarak tekrardan bir bebeği öne sürmek
isterim. Bebek ilk doğduğunda aklı değil, hayatta kalmada en önemli rolü
oynayan iç güdüleri ile hareket eder ve bu süreç bilinç kazanılıncaya kadar
devam eder. Bebekler her şeyi belirtmek isterler ve belirtemediklerinde
ağlarlar. Genelde iletişim anlamında yetersiz olduklarından dolayı ağlamak
onlar için en güçlü mekanizmadır. Bunu bencilce görenleri çok duydum. Hatta
size bununla alakalı bir video bile sunmak isterim. (Linkini bıraktım.) Ancak
burada sorun şudur ki bebek ne kadar akıllı, uslu ya da kurnaz, aptal veya
bencil; ne olursa olsun hayatta kalma ihtiyacından dolayı bunu yapmak
zorundadır. Bilinci gelişmediği sürece bunun bencilliğinin dahi farkına varmaz.
İnsanın, iyi bir insan olması akla dayanır.
Bilinç ve aklın neden beraber alınması gerektiğini anlaşılır
şekilde açıkladığımı düşünüyorum. Şimdi izninizle asıl konuya geri dönelim:
Akıl nimet midir yoksa başa bela mı?
Kısa cevap: Nimettir ancak risk barındırır.
Şöyle bir açıklama öne sürmek istiyorum. İnsan aklıyla
kavrar, düşünür, yorum yapar ve karar verir. İradenin olması için akıl
kaçınılmazdır. Aklın olması için bilinç kaçınılmazdır. Akıl, yaşam için
esansiyeldir. En katı kurallar (dinler, şeriat vb.) bile akli dengesi yerinde
olmayanı sorumlu tutmaz. Çünkü o insan değil resmen hayvan konumuna düşmüştür.
Çünkü düşünemez, düşünse bile yargıları doğru kavrayamaz ve sağlıklı karar
veremez. Bu açıdan akıl nimettir gibi gözükebilir. Ki doğrudur, ancak farklı açılardan
bakmak gerekir.
Size daha önce yazdığım bir cümleyi tekrar hatırlatayım:
"İnsanın, iyi bir insan olması akla dayanır."
Hayvanlar iyi veya kötü olarak yargılanamaz. Hayatta kalma
iç güdüleriyle hareket ederler. Bilinç vardır (Bu kısmen doğrudur çünkü çoğu
şeyin farkına bile varmazlar ancak yok diyemeyiz.) ancak akıl yoktur. Kavrama
ve karar verme yetenekleri gelişmemiştir. İnsan farklıdır. İnsanın iradesi
vardır. İnsan; düşünebilir, kavrayabilir, karar verebilir, özgürdür: İyi veya
kötü olabilir. Sorun tam olarak burada: İnsan istediği şekilde iyi veya kötü
olabilir. Akıl tehlikelidir. Akıl nimettir ancak risklidir. Akıl doğru
kullanılmadığında evrenin dahi sonuna götürebilecek tehlikeye sahip,
insanoğlunun elinde olan en güçlü silahtır.
Bunu bir örnekle canlandırmak gerekirse şunu sunmak isterim.
Atom bombası U-235 ve Pu-239'un fizyonu ile oluşturulur ve patlaması bu şekilde
gerçekleşir. Bunun için atomun parçalanması gerekir. Atomun parçalanma teorisi
Einstein tarafından geliştirilmiştir. (Evet, Einstein atomu kendisi
parçalamadı.) Bunu yapan da bir akıldır. Ancak bu bilgi, yani bunun bilinci,
tehlikeli ellere geçtiğinde 1945'te gerçekleşenler artık bir teoriden
fazlasıydı. Bunu yaparak diğer akılların sonunu veren de bir akıldı.
Ayrıca bir sorundur ki akıl refahı artırır. Fazla refah ise
insanlarda akılsızlığa sebep olur. Amerika'daki çocuklardan bunu görebilmek
mümkün. Şu anda "unschooling" (Amerikalıların okuldan alınmak ve evde
eğitim görmek için kullandığı kavram) diyerek çok masummuş gibi görülen kavram
çocukların sosyalleşme ve eğitimini bozmakta dolayısıyla çocukların öğrenme
yeteneklerinde düşüş görülmektedir. Aynı zamanda çocukların beslenmesi oldukça
kötüleşmektedir. Bu durum beslenmede oluşan rahatlığın ve bundan dolayı ortaya
çıkan sağlıksız beslenmenin sonucudur. Aklın gelişmesi için engel gerekir. Eğer
sınır yoksa genişleme de olmaz. Ailelerin çocuklara sınırları öğretmesi ve
çocukların mücadele etmeyi öğrenmesi gelişim için zorunludur. Hayat çiçek ve
böcekten ibaret değildir.
Kısacası akıl geliştirilmesi gereken ve doğru yola
yönlendirilmesi gereken hem çok tehlikeli hem de çok önemli, insanın belki de
en çok öne çıkan özelliğidir. Akıl kullanılmazsa hayat ne boştur. Herkesin en
büyük farkı düşünceleridir. Ne demiş ünlü filozof:
"Sorgulanmamış hayat, yaşamaya değmez!"
-Sokrates
Referanslar
(Atomic Heritage Foundation, Science Behind the Atom Bomb,
2014)
https://ahf.nuclearmuseum.org/ahf/history/science-behind-atom-bomb/
(FORBES, Unschooling is the problem, 2020)
"Çocuklar liseye başladıklarında tarih, fen bilimleri
gibi konularla ilk kez karşılaşabilirler. Avrupa'nın ne olduğunu ya da Amerikan
Devrimi'nin neyle ilgili olduğunu bilmiyor olabilirler çünkü onlara bunları
kimse öğretmedi. Okul Dışı öğrencilerden
en az ikisi gibi, onlar da okuma ve matematiğin temellerini öğrenmemiş
olabilirler. Diğer öğretmenler gibi,
lise düzeyindekiler de ideal olarak öğrencilerin öğrenmelerinden sorumlu
olmaları gerektiğine inanacak şekilde eğitilmişlerdir. Ama aynı zamanda sınıf düzeyinde materyal de
öğretmeleri gerekiyor. Çoğu durumda
onlardan ve öğrencilerinden imkansızı yapmaları isteniyor.
Açık öğretim ve ilerici eğitimin ardındaki fikirlerin genel
olarak bilimsel bulgularla çeliştiğini düşündüğünüzde bunların hiçbiri
şaşırtıcı değil. Açık öğretim,
öğrencilerin bir konu hakkında henüz pek bir şey bilmediği durumlarda
keşfederek öğrenmeden çok daha iyi sonuç verir.
Öğrenme zorunlu olarak çaba gerektirir; birçok genç, mecbur kalmadıkça
bu çabayı harcamamayı tercih edebilir. Çocuklara
seçenek sunmak onları motive etmeye yardımcı olsa da farkında olmadıkları
konuları öğrenmeyi seçemezler. Yeni ilgi
alanlarını keşfedebilmeleri için, tercihen gençken ve dünyayı öğrenmeye istekli
olduklarında, yeni konularla ilgi çekici bir şekilde tanıştırılmaları
gerekir."
Tarih: 9 Ekim 2024
Yazan: İpek Avcu - 44
Temellendirmeler üzerine dayanan sorgulayıcı ve sorgulatıcı çok hoş bir metin olmuş. Bence de iyi olmak akıl ile doğrudan ilişkilidir ve barındırdığı risk fazlasıyla büyüktür. Refah ile ilgili dediklerin de ayrı ve hoş bir perspektif. Bağlantıdaki videoyu izleyemeye gidiyorum!
YanıtlaSilTeşekkür ederim! Video kesinlikle din ve insan psikolojisi hakkında sana yeni bir perspektif katacaktır, umarım hoşuna gider. :)
Silİnsanların gerçekten bebeklerin insan doğasına uygun hareket etmelerini anlamamalarını anlayamıyorum. Bebekler üzerinden giderek konuyu zenginleştirmene bayıldım! Aklın evrenin sonunu getirebileceğini yazmışsın, aklın buna nasıl sebep olabileceğini yazabilir misin? Amerika'daki eğitime değinmen ve gıdadan da bahsetmen oldukça iyi. Kaynakçadan sonra yazılan yazı bugün durumumuzu açıklar cinsten. İnsanların bu dönemde çocuklarını doğru şekilde nasıl yetiştireceğini bilmemeleri üzücü bir durum. YAZIN EFSANE!
YanıtlaSil