İnsanın Bilinci Hakkında
Arda Önder - 321
İnsanın Bilinci Hakkında
BİLİNÇ NEDİR?
Bu yazıya bir liseli olduğumu hatırlayarak başlamak istiyorum. Açıkça söylemek gerekirse, bilinç konusundaki fikrimin daha gelişmekte olduğunu ve geçmişte bu konu hakkında uzun uzun kafa yormadığımı söyleyebilirim. "Bilinç nedir?" sorusunu, bilincin var olduğunu düşünerek, psikolojiden, nörobilimden ve felsefeden çıkan birkaç yanıtla inceleyeceğiz.
Tarihte birçok düşünürün ve bilim insanının açıklamaya çalıştığı sorulardan biridir. Bilinç denen şeyin ne olduğunu, sınırlarını ve nasıl işlediğini insanlar sürekli merak etmişlerdir. Kimi görüş, bilincin farkındalık olduğunu savunurken, kimi görüş bilincin tamamen fiziksel olduğunu ve beynin yeterince incelenmesi sonucu açıklanabileceğini savunur. Bunlardan bazılarına göz atalım ve ne hakkında konuştuğumuzu biraz anlamaya çalışalım.
a) Psikolojide Bilinç
Psikolojide bilinç, farkındalıktır. Bir kişinin duygularını ve deneyimlerini görmesi ve anlamasıdır. Psikolojinin gelişmesine önemli katkılarda bulunan Sigmund Freud'a göre, bilinç dediğimiz şey buzdağının görünen kısmıdır. Freud'a göre bilinçaltı ve bilinçdışı bölümler de vardır. Bilinçaltına gerçek arzularımızı ve acılarımızı, bilinçdışına ise travmaları örnek verebiliriz.
b) Nörobilimde Bilinç
Nörobilimde bilinç, beyindeki nöron ağlarının dış etkenlerle ve birbirleriyle olan etkileşimi olarak düşünülmektedir. Beyindeki etkileşimleri ve sinyalleri incelemek için özel cihazlar kullanırlar. Şu ana kadar hissettiğimiz duyguların ve ihtiyaçların bazılarının, beynimizdeki bölümler arasındaki etkileşimler sonucu ortaya çıktığını biliyoruz. Buna örnek olarak bağımlılık duygusunu verebiliriz. Sigarayı bırakamamanızın ya da sosyal medyada attığınız gönderinin beğenilerine bakmanızın sebebi budur.
İlginçtir ki, eğer birinin beyninin iki lobu arasındaki bağlantıyı keserseniz, sağ ve sol taraflar ayrı yanıt verebilir. Eğer beynin sağ kısmı kırmızıyı seçiyorsa, diğer taraf maviyi seçebilir. Bir eşyayı almayı isterken "diğer eliniz" size engel olabilir. Bu da bilinç hakkında ilginç bir soruya sebep olur: Beyninizin iki lobu arasındaki bağlantı kesilince, sağ taraf mı siz oluyorsunuz yoksa sol taraf mı? Diğer taraf ne oluyor? O da ayrı bir bilince mi sahip?
Ayrıca doğum sırasında beyinde meydana gelen hasarların, ileriki yaşlarda akıl ve sağlık sorunlarına neden olabileceği biliniyor. Amerika'da bir çocuğun ebeveynlerini ve okulundaki yaklaşık 25 kişiyi öldürmesinin nedeninin, beynindeki bir hasarın olduğu belirlenmiştir. Bu hasarın o çocuktaki etkisi, bizi nörobilimin görüşüne yaklaştırıyor.
c) Felsefede Bilinç
1) Düalizm Düalistlere göre bilinç ile beden birbirinden ayrıdır. Düalistlere göre biyolojik işlevler bilinci etkilemez. René Descartes ünlü bir düalist filozof olup, "Düşünüyorum, öyleyse varım" sözüyle bilincin ruhun bir işlevi olduğunu öne sürmektedir.
2) Fizikalizm Fizikalizmdeki görüşler ile nörobilimdeki görüşler oldukça benzerdir.
Şimdi bulduğumuz yanıtlardan yararlanarak asıl soruna geçelim.
YARA MI YOKSA NİMET Mİ?
Bir şeyin yara ya da nimet olması hakkında bir zorunluluk yoktur. TrES-2b mesela, yara veya nimet değildir, çünkü insanların neredeyse tamamına göre bir anlam taşımaz. "Başka bir gezegen." derler geçerler. Çevremde TrES-2b yüzünden hayatı kurtulacak ya da depresyona girecek birini tanımıyorum, öyle birinin olduğunu da düşünmüyorum. İlla rastgele bir gezegen olmasına gerek yok; günlük hayatta karşılaştığın şeyler bile senin için bu konuda anlam taşımayabilir. Mesela çivili kroşenin (saçma bir örnek vermek istedim, ironi) senin için bir yara veya nimet olmayabilir.
İnsanlar isterlerse öznel olarak evrendeki bazı şeyleri yara ya da nimet olarak ayırabilir. Mesela ben bu yazıyı yazarken odaklanmamı ve rahatlamamı sağlayan yapbozu nimet olarak görebilirim, fakat sen tam tersini düşünebilirsin. Kurtuluş Savaşı'nda İtilaf Devletleri'ne karşı savaşarak bağımsızlığımızı ilan etmemizi sağlayan ve ulusumuzu yoktan var eden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşları, Türkiye için en büyük nimettir. Fakat ortalama bir Ermeni böyle düşünmez. Bu tamamen olağan bir durumdur. Çünkü anlatmaya çalıştığım gibi yara-nimet ilişkisi özneldir. Sırf sen bir gençsin ve depresyondasın diye akıl tamamen yara değildir. Sırf hayatın yaşanmaya değer olduğunu düşündüğün için de akıl tamamen nimet değildir. Akıl gibi karmaşık ve tartışmalı bir konuya sadece kendi bakış açından bakarak genel geçer bir yargıya varamazsın.
Kısacası, benim görüşüm böyle. Aklın ve diğer şeylerin nimet veya yara olmasının öznel bir yargı olduğunu düşünüyorum. Ama eğer birini seçseydim, nimeti seçerdim. Çünkü aksi durumda Baniçka ve Boza ile kahvaltımı yapamazdım.
Tarih: 9 Ekim 2024
Yazan: Arda Önder - 321
Gayet kapsamlı bir yazı olmuş. Hem fizik hem metafizik açıdan olaya yaklaşmak ve verdiğin örnekler çok güzel olmuş!
YanıtlaSilFelsefen de farklı bakış açıları katıyor, "Bir gezegen neden yara olsun", gayet düşündürücü.
Son cümleyi çok haklı buldum. :D
YanıtlaSilŞahsen bu konu hakkında yazılan favori yazım diyebilirim ancak senin aksine objektif yaklaşılsa dahi %75'e benzer oranda nesnel bir sonuca varılabileceğini düşünüyorum. Daha detaylı düşüncemi soracak olursan sen de benim yazımı okuyabilirsin. (Tanrı'nın En Tehlikeli Lütfu) :)
Yaptığın yoruma bayıldım! Elbette okuyacağım.
SilOldukça bilimsel ve dikkat çekici bir yazı olmuş. bilinçi farklı başlıklarla detaylı incelemen yazıya ayrı bir güzellik katmış ayrıca görüşlerini de oldukça mantıklı buldum. Iyi bir blog olmuş. Bu arada resme bayıldım! 👍🏻👍🏻👍🏻
YanıtlaSil